Türkiye'Nin Yüzde Kaçı Zengin 2023 ?

Selin

New member
Katılım
7 Mar 2024
Mesajlar
184
Puanları
0
Türkiye’nin Yüzde Kaçı Zengin 2023? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış

Birçoğumuzun gündelik hayatında sorduğu ama derinlemesine düşünmeye pek vakit bulamadığı bir soru: “Türkiye’nin yüzde kaçı zengin?” Bu sorunun cevabı sadece ekonomik verilerle sınırlı değil; toplumsal cinsiyet, çeşitlilik, fırsat eşitliği ve adalet gibi kavramlarla da iç içe geçmiş durumda. Çünkü zenginlik, yalnızca parayla ölçülmüyor. Kimlerin o servete ulaşabildiği, kimlerin dışarıda kaldığı; toplumun değerleri, politikaları ve hatta kültürel alışkanlıkları tarafından belirleniyor.

2023 yılı verilerine göre Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 1’lik kesimi ülkenin toplam servetinin yüzde 40’ına sahip. Geri kalan büyük çoğunluk ise paylaşılan pastadan yalnızca küçük kırıntılar alabiliyor. Ancak bu “1%” sadece ekonomik bir sınıf değil; aynı zamanda ayrıcalıklı bir yaşam biçimini, güvenli alanları, kaliteli eğitimi ve güçlü bağlantıları temsil ediyor. İşte bu noktada devreye toplumsal cinsiyet ve sosyal adalet kavramları giriyor.

---

Kadınlar, Görünmeyen Emeğin ve Empatinin Yükünü Taşıyor

Kadınlar için “zengin olmak” çoğu zaman yalnızca ekonomik bir statü değil; özgürleşmenin, görünür olmanın ve değer görmenin de sembolü. Ancak Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı 2023’te hâlâ yüzde 35 civarındaydı. Bu oran, OECD ortalamasının çok altında. Kadınların gelir elde etme ve birikim yapma şansı sınırlı; çünkü toplumsal roller, “öncelikle iyi bir anne, sonra çalışan kadın” kalıbını sürdürmeye devam ediyor.

Üstelik, kadınların ekonomiye kattıkları görünmeyen emek –ev işleri, bakım emeği, duygusal destek– hâlâ ölçülmüyor ve “ücretsiz iş” kategorisinde değerlendiriliyor. Yani toplumun üretim çarkları, kadınların görünmez emeğiyle dönüyor; fakat bu emek, servet dağılımında yer bulamıyor.

Empati, kadınların ekonomik ve toplumsal hayatta en güçlü silahlarından biri. Kadın forumdaşlar genellikle bu konuları konuşurken “biz” diliyle yaklaşır, bir çözümden ziyade anlamaya çalışırlar. Bu, toplumsal dayanışmanın en saf hâlidir. Fakat sistematik eşitsizlikler, bu empatiyi bile sınırlayabiliyor; çünkü eşit olmayan bir toplumda empati, çoğu zaman yorgun bir mücadele aracına dönüşüyor.

---

Erkekler, Çözüm Arayışının Analitik Yüzü

Forumlarda bu tür konular konuşulduğunda, erkek kullanıcılar çoğu zaman “veriye dayalı”, “neden-sonuç” odaklı bir yaklaşım benimser. “Ekonomik kalkınma politikaları”, “vergi adaleti” veya “eğitimde fırsat eşitliği” gibi terimler sıkça geçer. Bu yaklaşım, toplumun yapısal sorunlarını çözmeye yönelik güçlü bir potansiyel taşır.

Ancak erkeklerin çoğunlukla çözüm odaklı konuşmasının ardında da toplumsal rollerin izleri vardır. Onlardan “rasyonel” olmaları beklenir; duygusal bir yaklaşım sergilediklerinde ise çoğu zaman ciddiye alınmazlar. Bu durum, empatiyi “zayıflık” gibi gören kültürel bir kodun sonucudur. Oysa kalıcı çözümler, hem duygusal farkındalığı hem de analitik düşünceyi bir araya getiren yaklaşımlarla mümkündür.

Zenginlik tartışmalarında erkeklerin sesi daha fazla duyulur, çünkü kamusal alanlarda daha fazla yer alırlar. Ancak bu görünürlük, eşit bir temsil anlamına gelmez. Erkekler, sistemin içinden konuşurken; kadınlar çoğu zaman sistemin dışına itilmiş konumdan seslenirler. Bu dengesizlik, toplumsal adaletin eksik halkalarından biridir.

---

Çeşitlilik: Servetin ve Fırsatın Kimlere Açık Olduğu

Zenginlik, çoğu zaman belirli bir kimlik grubuna ait olma ayrıcalığıyla iç içe geçer. Türkiye’de etnik, dini veya cinsel kimlik çeşitliliği hâlâ ekonomik fırsatlar üzerinde belirleyici bir etken. LGBTİ+ bireyler, engelli yurttaşlar, göçmen topluluklar veya farklı mezheplerden gelen insanlar, çoğu zaman iş dünyasında görünmez bariyerlerle karşılaşırlar.

Bu durum, yalnızca bireysel bir adaletsizlik değil; aynı zamanda ülkenin ekonomik potansiyelinin de sınırlanması anlamına gelir. Çünkü çeşitlilik, üretkenliği artırır; farklı perspektifler, daha yenilikçi çözümler getirir. Ancak bu potansiyel, adil bir ortamda değerlendirilebilir. 2023 itibarıyla Türkiye’de iş dünyasında “çeşitlilik politikaları” kavramsal olarak bilinse de, uygulamada hâlâ çok sınırlıdır.

---

Sosyal Adalet: Gerçek Zenginlik Nedir?

Toplumsal adaletin olmadığı bir yerde, servet yalnızca sayılardan ibarettir. Gerçek zenginlik, herkesin onurlu bir yaşam sürdürebildiği, temel ihtiyaçlara erişimin bir ayrıcalık değil hak olduğu bir toplumda mümkündür.

Eşit eğitim olanakları, adil gelir dağılımı, toplumsal cinsiyet eşitliği ve fırsat eşitliği… Bunlar bir ülkenin refahını belirleyen asıl kriterlerdir. Türkiye’de zenginlerin oranını konuşurken, aynı zamanda “yoksulluğun kimleri dışarıda bıraktığını” da konuşmak gerekir. Çünkü her zenginlik, bir eksikliğin gölgesinde büyür.

Sosyal adaletin güçlenmesi, toplumun her kesiminin katılımını gerektirir. Kadınların empati temelli yaklaşımları ile erkeklerin çözümcü tutumları birleştiğinde, yeni bir dayanışma biçimi ortaya çıkabilir. Bu birliktelik, ekonomik eşitsizliklerin yalnızca rakamlarla değil, insani değerlerle de sorgulandığı bir toplumsal dönüşüm yaratabilir.

---

Forumdaşlara Açık Davet: Zenginliği Nasıl Tanımlıyoruz?

Peki sizce “zenginlik” nedir?

Sadece bankadaki rakamlar mı, yoksa toplumsal saygı, güven, eşitlik duygusu da bu tanımın bir parçası mı?

Kadın forumdaşlar, sizce ekonomik eşitsizliklerin duygusal ve toplumsal sonuçları nasıl hissediliyor?

Erkek forumdaşlar, çözüm üretirken toplumsal farkındalığı artırmak için neler yapılabilir?

Ve hep birlikte sormamız gereken bir soru daha var:

Adil bir toplumda, “zengin” olmanın anlamı değişmeli mi?

Bu başlık altında hepimiz kendi perspektifimizi, deneyimlerimizi ve umutlarımızı paylaşabiliriz. Çünkü “Türkiye’nin yüzde kaçı zengin?” sorusunun cevabı, aslında “nasıl bir toplum olmak istiyoruz?” sorusuna verilecek ortak yanıtla şekillenecek.
 
Üst